Gusto ve Sebastian

"Akşam Yemeği"

Üzerimi değiştirdikten sonra Sebastian ile ön bahçeye geçtik. Yemek yerken bir yandan da Sebastian'a sorular soracak, onu tanıyıp bu gece uykumda beni öldürüp öldürmeyeceğini anlayacaktım. Sonuçta zengindim, o ise pembe yanaklı, kafası önde klasik bir fakirdi.

Yemeğin ortalarında Sebastian durdu ve uzaklara bakmaya başladı. " Neyin var Sebastian? " dedim. "Beni ilk günden işe almanız, şimdi bu yemek, rüyada gibiyim adnan, sanki..." yok yok bi dakka şöyle dedi " Beni ilk günden işe almanız, şimdi bu yemek, bu samimiyet. Stephenların bir kez daha insan olmadığını anladım. Onlar benimle hayatta konuşmazlardı. Yap Sebastian, git Sebastian..."

Sebastian'ı dinledikçe Archil'den daha çok kanım kaynamıştı ona. Zira Archil olacak deyyus daha bu sabah masada bana vasiyeti sormuştu.

Yemeğin ardından Sebastian'a "Masayı topladıktan sonra odana geçip yatabilirsin Sebastian. Ben şarabı bitirip öyle geçeceğim." dedim.

Uzaktan gelen dalga sesleri her ne kadar çişimi getirse de ön bahçede şarap içmek en büyük tutkularımdan biriydi. Bir yardımcım vardı artık ve gençlik yıllarımdaki hayalim sonunda gerçekleşmişti. Sakat olmadığım halde tekerlekli sandalyemi itecek birisi bulabileceğimi biliyordum. Kardeşim Gustas'ta keşke böyle refaha erse diye içimden geçirdim. Ama geçen yıl çok kızdığı damadına kargo ile kurşun gönderdiği günden beri ilişiğimi kesmiştim. Artık onun barbar tavırlarını çekemeyecek yaştaydım. Gazeteye sarılmış şişenin bira olduğunu hep bilirdim ama karşımda içerken ses etmezdim. Hep bundan olmuştu, yağız bir delikanlıyken, bir Doğuş, bir Polat Alemdar olmuştu Gustas...

Şarabımı bitirdikten sonra yatağıma geçtim. Artık elimi ayağımı sürmeden her istediğim önüme gelecek keyfinin hayallerini kurarken telefonum çaldı. Arayan gençlik yıllarımda bir çok çılgınlığı beraber yaptığım dostum Greg'ti. Kafa bir milyon garip bir diyolağa girdik...

- Hey Gusto naber adamım?
- Sağlığına duacıyım Greg seni sormalı?
- Hamdolsun yuvarlanıp gidiyoruz. Sebastian diye birini duydum artık iyice yaşlandın be oğlum yardımcısız olmuyor mu kehi kehi

Greg'in bu yaşlanmış ama hala ölmemiş havası beni çılgına çeviriyordu ama devam ettim.

- Yok bolm maksat çılgınlık olsun. Elim ayağım tutuyor ama bir Sebastian karizmasına ihtiyacım vardı ne zamandır. Hayırdır bu saatte aradığına göre bir isteğin olmalı.
- Nasıl da tanıyorsun beni eski dostum. Hafta sonu pikniğe gidelim diyorum topla torunu torbayı. Dereye koymalık karpuzlar benden sen hamağını kap gel.
- Olur, çocuklarla aram limoni zaten belki biraz yumuşar...
- Pazar günü 8'de Sherwood'ta unutma... Öpüyorum şimdi. KİB BYE AEO...

Telefonu kapatıp ertesi gün güneş batana kadar uyuyacağım uykuma dalmak için yastığımı bacaklarımın arasına alıp uyumaya koyuldum.

Categories:

Leave a Reply